Cevizin Tarihi
Lezzetin doğaya yansıyan hâli...
Ülkemizde ve dünyada en sık tüketilen yemişler arasında yer alan ceviz, botanikte Juglandaceae familyasına aittir. Ceviz, 18 farlı türe ayrılan üstün bir meyve olması sebebiyle tarih boyunca insanlığın ilgisini uyandırmıştır. İlk akla gelen türleri İran cevizi, Anadolu cevizi ve İngiliz cevizidir. Yabani formdaki ceviz türlerinin dünyanın pek çok noktasına yayıldığını görmek mümkündür. Ceviz en az insanlık kadar köklü ve nitelikli bir tarihe sahiptir. Cevizin anavatanı İran olarak bilinmektedir. Oradan Türkiye, İtalya, İspanya, Çin, Hindistan ve Japonya'da yayılmıştır. Eski medeniyetlerin sofralarını süsleyen bu eşsiz lezzet, uzun çağlar boyunca varlığının şöhretini başarıyla korumuştur.
Doğallığın lezzetle buluşması...
Ceviz kalın kabuğu sayesinde güneşten ve nemden kolayca etkilenmeme özelliğine sahiptir. Bu özellik, onu seyyahların yanlarından ayırmadığı özel bir yiyecek türüne dönüştürmüştür. Tarih boyunca insan beynine olan şaşırtıcı benzerliğiyle dikkat çeken bu yemiş, tarihin en kadim tanıklarından da biri olmuştur. Eski medeniyetlerin kayıtlarına göre, Yunanlılar ve Romalılar MÖ 300'lü yıllarda cevizi ceviz yağı yapmak için kullanmıştır. Özellikle Orta Çağ'da Avrupa'nın pek çok noktasında cevizin yıldırımlardan, savaşlardan ve hastalıklardan koruma özelliğiyle savunulduğu bilinmektedir.
Özel, faydalı ve sağlıklı...
Cevizin tarih boyunca sağlıklı yönüyle de büyük ilgi uyandırmıştır. Gebe kadınlar bebekleri için, yeni evli gelinler ise ilerde sahip olacakları evlatları için bol sütleri olsun diye şehrin en büyük ceviz etrafının ağacında dans etmişlerdir. Romalılar kötülüğü kovduğuna inandıkları cevizi sağlık ve bereket getirmesi için düğülerindeki misafirlerinin üzerine atma seremonileri gerçekleştirmiştir. Aroması sayesinde tadı kolaylıkla ayırt edilen ceviz; pastalarda, tatlılarda, kurabiyelerde ve salatalarda büyük bir ilgiyle kullanılma başarısını korumaktadır.